ÖZEL EĞİTİMDE KARŞILAŞILABİLECEK PROBLEMLER

TUĞBA YİĞİT
Psikolojik Danışman

Özel eğitim; özel eğitime muhtaç çocukların eğitimleri için özel olarak yetiştirilmiş personel ve geliştirilen eğitim programları ile  çocukların özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir. Bu eğitim genel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.

Özel eğitimin işlevselliği için ise en önemli unsur okul, aile ve öğrencinin sac ayağı gibi birbiriyle bağlantılı olmasıdır. Bu ayaklardan biri eksilirse eğitimde aksaklıklar yaşanır. Bu ayaklardan biri olan aile büyük önem taşır.

Ailelerin çocuklarının farklı olduğunu öğrendiği ilk andan itibaren yaşadığı duygular ve verdikleri tepkiler karmaşık ve farklıdır.

Örneğin; çocuğunun özel olduğunu öğrenen bir ailede eşlerden biri kendini tümüyle çocuğa adarken diğer eş tüm ilgisini işe vererek sorumluluktan kaçabilir.

Bu tarz durumlarda en çok gözlemledğimiz ise  genelikle çocuğun sorumluluğu annneye yıkılmasıdır. Evde, okulda, rehabilitasyon merkezinde kısaca çocuğun her anında anne yer almaktadır. Bu da zamanla anne için yıpratıcı olmakta annede yetersizlik, yalnızlık gibi duygulara sebep olabilmektedir. Halbuki sorumluluğun anne ve baba arasında paylaşılması hem aile hem de çocuk için en sağlıklı olanıdır. Çünkü ebeveynlerin çocuklarına yardımcı olabilmesi için önce kendisinin fiziksel, mental  ve duygusal açıdan sağlıklı olması gerekir.

Ailelerin yaşadığı duygu ve verdikleri tepkilerin farklılığı ailelerin sosyal, kültürel ve ekonomik yapılarına göre şekillenir. Bazı aileler için bu bir trajedi iken bazı aileler içinse kabul edilebilir bir durumdur.Tam da bu noktada aile çocuğun durumunu ne kadar erken kabul ederse eğitime o kadar erken başlanır ki bu da çocuk için büyük yarar sağlar. Fakat bazı aileler çocuğun durumunu kabul etmekte zorlanırlar ve çocuğun eğitimine ne yazık ki başlayamazlar.

Bu duruma örnek gösterebileceğim bir öğrencimiz olmuştu. Öğrenci otizmli fakat aile kabul etmiyor, çocuğu klasik sınıf şartlarında eğitime zorluyor. Fakat bu şartlar akademik ve sosyal olarak çocuğun düzeyine uygun olmadığı için öğrencide vurma, tükürme gibi problem davranışlar baş gösteriyor. 

Durumu fark eden sınıf öğretmeni okul rehber öğretmeniyle iş birliği yaparak aile ile görüşüyor , aile bilgilendirilip rehberlik araştırma merkezine yönlendiriliyor. Aile çocuğa rapor çıkartma konusunda isteksiz olsa da uzun uğraşlar sonucu rapor alınıyor ve kurumumuza geliyorlar.

Aile ilk geldiğinde ısrarla çocuklarının bir şeyi olmadığını okuldaki öğretmenlerin onları zorladığını ifade ediyor. Bu noktada bizler hemen okulla iletişime geçerek durumu onlardan öğreniyoruz. Ardından veli ile iletişim kurarak gerekli bilgilendirmeyi yapıyor ve bu süreçte gereken psikolojik desteği sunuyoruz.

Nihayetinde aile durumu kabulleniyor fakat bu süre zarfında geçen zaman çocuğun eğitiminden çalınmış oluyor. Çünkü özel eğitimde erken tanı ve erken başlanan eğitim çok büyük önem taşıyor.

Bir diğer önemli husus ise ailenin okulla iş birliği içerisinde olmasıdır. Çocukta bulunan davranış problemlerinin en aza indirgenmes, eğitimden alınacak verimin artırılması için bu konu büyük önem taşımaktadır. Çünkü bir ortamda söndürülmeye çalışılan davranış başka ortamda pekiştirilirse o davranışı söndürmek pek de mümkün olmaz.

Örneğin  çocukta  küfretme davranışı var diyelim okul ortamında bu davranışı kaldırmak için çalışmalar yapılırken evde ya da çocuğun etkileşim halinde olduğu  diğer ortamlarda çocuk küfür ettiğinde gülerek, alkışlanarak pekiştirilirse bu davranış devam edecektir.

Bu gibi örnekleri artırmak mümkündür.

Tüm bu yazdığımız ve akla gelebilecek diğer sorunları yaşamamak var olan sorunların çözümünü hızlandırmak adına tüm velilerimizin gerek devlet okulu gerekse rehabilitasyon merkezi gibi tüm kurumlarla iş birliği içinde olması ve sorumlulukların paylaşılması büyük önem taşımaktadır.

Unutulmamalıdır ki eğitim her zaman önce ailede başlar.