TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ

  Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı. Yeni müfredat, 2014 -2015 eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinde eğitim, herkesin hayat boyu erişiminin teminat altına alındığı temel bir hak olarak görülür. Eğitim alma ve öğrenme; toplumsal açıdan herkes için daha güvenli, müferreh kılınması, birlikteliğimizin pekiştirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamik vizyonuyla güçlü bir şekilde varlığını devam ettirmesi bağlamında bir ödevdir.

Yeni müfredatta Türkçe vurgusu: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nde Türkçenin bütün zenginliğiyle toplumun birbiriyle iletişimine, bu iletişimi anlamlandırma çabalarına ve kültür unsurlarının nesilden nesile aktarılmasına öncülük ve eşlik ettiğine vurgu yapıldı. Bu nedenle Türkçenin öğretimi ve öğrencilerin dil becerilerinin geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında, Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçenin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi.

Matematik alan becerileri:Matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendi. Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, matematiksel muhakeme, matematiksel problem çözme, matematiksel temsil, veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme, matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma olarak belirlendi.

Etkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili: Yeni müfredat ile ilk kez yeni bir öğrenci profili tanımı da yapıldı. Buna göre müfredatın hedeflediği öğrenci, “yetkin ve erdemli insan” olarak tanımlandı. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili, yeni müfredatta ana merkeze alındı. Sadece akademik başarılara odaklanmanın doğru olmadığı, her bir öğrencinin kendine özgü potansiyeli olduğu tespitine öncelik verildi.

“Erdem-Değer-Eylem Modeli” ilk kez geliştirildi: Yeni müfredatta ayrıca ilk kez “Erdem-Değer-Eylem Modeli” de yer aldı. Değerlerin eğitim sürecinde doğal süreç içinde edinilmesi için özgün bir yaklaşımla tasarlanan bu modelde “adalet”, “saygı” ve “sorumluluk” üst değerler olarak ele alındı. Ayrıca duyarlılık, merhamet, estetik, temizlik, sabır, tasarruf, çalışkanlık, mütevazılık, mahremiyet, sağlıklı yaşam, sevgi, dostluk, vatanseverlik, yardımseverlik, dürüstlük, aile bütünlüğü, özgürlük değerlerinin programlar içinde işlenmesiyle içsel ahenge sahip “huzurlu insan”, “huzurlu aile ve toplum”, “yaşanabilir çevre” hedeflendi.

Beceri odaklı öğretim program: Öğretim programlarında, öğrencilerin edinmesi beklenen öğrenme çıktıları, bilgi ve alana özgü becerilerle birleştirildi ve “beceri temelli bir program yapısı” oluşturuldu. Soyut düşünceleri eyleme dönüştüren kavramsal beceriler: Temel, bütünleşik ve üst düzey düşünme becerilerinden oluşan “kavramsal beceriler”, öğrenme yaşantıları ile güçlü şekilde ilişkilendirilerek öğretim programlarında daha görünür ve işlevsel hale getirildi.

Sosyal-duygusal öğrenme becerileri: Sosyal-duygusal öğrenme becerileri, öğretim programlarının bir bileşeni olarak ele alındı. Bu beceriler, öğrenme çıktılarıyla doğrudan ilişkilendirildi

Öğrencinin aktif olduğu program: Yeni müfredatta, eğitim öğretim süreçlerinde öğrencilerin aktif şekilde katılımlarını sağlayacak öğrenme yaşantıları tasarlandı.

 Bireysel farklılıkları merkeze alan ve becerilerin tetikleyicisi eğilimler: Yeni öğretim programlarında “eğilimler”, daha da önem kazandı. Bireysel farklılıkları merkeze alan müfredatta eğilimlerin becerileri tetiklediğine odaklanıldı.

Programlar arası bileşenler olarak “okuryazarlık” becerileri: Okuryazarlık becerileri, yeni hazırlanan öğretim programlarının kesişim noktası olarak ele alındı ve bunlara her bir derse ait öğretim programında açık bir şekilde yer verildi. Bu kapsamda, “sistem okuryazarlığı” ilk kez müfredata girdi. Sistem okuryazarlığı ile öğrencilerin getirilen herhangi bir konuda öğrenme yöntemini kendisinin belirlemesi, kendi kendine öğrenebilmesi amaçlandı.

Öğrencinin kendini inşasına imkân veren öğrenme yaşantıları: Bakanlığın yeni müfredatında, aktif öğrenmeyi temel alan öğretim uygulamaları, bütüncül gelişimi destekleyerek derin öğrenmeyi sağlamaya yönelik anlamlı öğrenme bağlamları içinde gerçekleştirildi.

Öğrenmeyi genişleterek ve derinleştirerek zenginleştirme: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nde zenginleştirme, öğrencilerin ileri düzey kavramları ve karmaşık düşünce yapılarını keşfetmelerini teşvik edecek şekilde kurgulandı. Böylece öğrencilerin potansiyellerini mümkün olan en üst düzeye çıkarmalarına katkı sağlamak amaçlandı.

Program dışı etkinlikler: Programda etkinliklerle ilgili, “Öğrencilerin kendilerini tanımalarına yardımcı olan program dışı etkinlikler; spordan sanata, kulüplerden gönüllülük faaliyetlerine, kamplardan yarışmalara, dinletilere ve sergi, ziyaret, konferans, turnuva gibi çok çeşitli ilgi alanlara yönelik faaliyetleri kapsar ve disiplinler üstü ve disiplinler ötesi yaklaşımla temel yaşam becerilerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri için öğrencilere fırsatlar sunar.” değerlendirmelerine yer verildi.

Sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı: Bakanlığın yeni eğitim programında, sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsendi. Bu yaklaşımla, ölçme değerlendirme uygulamalarında tanılayıcı, biçimlendirici ve düzey belirleyici değerlendirme yöntemleri arasında denge sağlandı.

Okul temelli planlama: Öte yandan, öğretim programlarının uygulanmasında, esneklik sağlanması amacıyla yerel ve bölgesel eğitim ihtiyaçları dikkate alınacak, öğretmenlerin ihtiyaca yönelik işbirliğine dayalı karar verebilmesine olanak sağlanacak. Ayrıca her ders özelinde ihtiyaca göre kullanılabilecek şekilde planlama yapılabilecek.

Hazırlayan: Nusret KOÇHAN