ÇOCUK ve OYUN *

“Sebzelerden sevdiklerim; “Havuç, domates, OYUN”
Meyvelerden sevdiklerim; “Elma, şeftali, OYUN”
Bence en iyi besin OYUN
Çünkü hiç bir şey yemesem bile
Oynarken doyuyorum…”

            Oyun, yetişkinler için sırdan bir eylem basit bir aktivite olarak görülse de, çocuğun yaşamında önemli bir tutar.

            Çocuk yaşaması için gereksinim duyduğu birçok bilgi ve davranış örüntüsü oyun sayesinde öğrenir. Çocuk için oyun öğrenme sürecidir. Aynı zamanda oyun çocuğun kendini, yaşantılarını, düşünce ve duygularını ifade ettiği bir ortamdır. Çocuğun yeteneklerinin gelişmesinde, zihinsel, duygusal, ruhsal ve dil gelişimi ortaya koymasında en etkili yöntemdir. Henüz konuşma yeteneği gelişmemiş bir bebek bile kendini oyunla anlatır.

            Oyun çocuğun dilidir.

            Oyun, çocuklara sayısız yarar sağlayan eğitim, öğrenme ve eğlenme aracıdır. Çocuğun bir nevi çevresiyle iletişim kurduğu bir yoldur. Oyunları engellendiğinde çocuklar buna çok sert tepki gösterirler. Sinirlenirler, tepinirler, saldırganlaşırlar, öfkelenirler, karşı gelirler, direnirler. Oyunsuz kalmak, oyundan alıkonulmak, çocuğun gelişmesini ve öğrenme sürecini sekteye uğratır. Oyun, çocuk açısından tıpkı beslenme, yemek yeme, su içme gibi doyurulması gereken bir ihtiyaçtır.

            Çocuk için oyun, ciddi bir iştir. Annesi yemek yaparken onu izleyen bir çocuk tencere, tava, ocak gibi malzemeleri de oyuncak olarak algılarlar. Çocuk için oyun oynadığı araçlar, yemek yediği tabak, uyuttuğu oyuncak bebek gerçektir. Onu çocuğun elinden alıp savuran kişi, çocuk açısından kötü kalpli ve zalim bir kişidir.

            Oyun, çocuğun kaygılarını gidermede, saldırgan duygularını sağaltmada önemli bir araçtır. Çocuklar yaşadıkları kötü olaylara ilişkin kaygılarını, saldırgan eğilimlerini oyun oynayarak baskılayabilirler, bu yolla rahatlayabilirler.

            Oyun, yaratıcılığın uygulama alanıdır. Çocuk yetişkinlikteki yaşamı için oyun yoluyla deneyim biriktirir. Çocuk için oyun sosyal ilişki geliştirmenin doğal bir aracıdır. Toplum kuralları, etik kurallar, sınırlar oyun yoluyla öğrenilir.

            Çocuğun oyun esnasında takındığı tavır, işbirliği, uyum ya da uyumsuzluk, ailenin çocuk yetiştirme sistemi ile de ilgilidir. Aşı hoş görü ve serbest bırakılan bir sistemin uygulandığı ailede yetişen çocuk, grup oyununu da uyum sağlayamaz. Demokratik tutumu benimseyene bir aile ortamından gelen çocuk ise oyunda çözüm odaklı lider ve iş birlikçi olur. Kurallara uyar, kendi düşüncesini grupla paylaşır.

            Çocuklar yaşıtlarıyla oyunlarında farklı roller üstlenirler. Çocuk anne, baba, ağabeyi, abla, şoför, bakkal, pazarcı, doktor, öğretmen vs rolüne bürünebilir. Çocuk bu kişilikleri canlandırırken empatiyi, özdeşimi, farklılıkları, benzerlikleri kavrayarak yaşamına aktarır. Çocuk oynadığı oyuna kendisini öylesine verir ki, oyun oynarken yemek yeme, tuvalet, ders gibi diğer ihtiyaçlarını bile aksattığı olur. Çünkü çocuk için oyun aynı zamanda çok önemli bir gereksinimdir, bir iştir…

            Çocukların gelişiminde oyunun kapsayıcı bir yeri vardır. Oyunla çocuklar, düşünmeyi, sorgulamayı, bireysel kararlar alabilmeyi, sorumluluk almayı öğrenirler. Çocuk işbirliği ve paylaşmayı da oyun yoluyla öğrenir.  

            Oyun, hiperaktif çocuklar için enerjilerinin kanalize etme ortamıdır. Çocuklardaki dikkat eksikliğini dikkatini oyuna yoğunlaştırma ve becerilerini planlama yoluyla sağaltır. Çocuk sosyalleşmeyi, başkalarının haklarına saygı duymayı oyun yoluyla öğrenir. Çocuk oyunda etkilendiği, gözlemlediği, örnek aldığı olay ve kişileri taklit ederek içselleştirir, öğrenir.

            Çocuk, oyun oynarken, doğru yapma, eleştirilme kaygısı taşımaz. Bu nedenle çocuk, düşüncelerini gözlemlerini, yaşadığı travmalarını, sevinç, korku ve mutluluklarını rahatlıkla sergileyebilirler, ortaya koyabilirler.

Gerçek olsa çocuğun dilinden dökülenler,
Çocuk kadar gerçekçi bakabilse büyükler,
Oyun olsa gerçekler,
Çocuk olsa büyükler!
” Cabir ATAM

            Oyun çocuğun kendini en iyi ifade ettiği alandır, çocuğun vazgeçilmezidir. Oyundan alıkonulan, oyunu engellenen çocuk hırçın, saldırgan ya da tam tersi içe dönük, pasif kişilik özellikleri geliştirebilir. Çocuklar için bu kadar önemli bir yeri olan oyunu çocuklarımızdan esirgemeyelim. Hatta mümkünse onların oyunlarına onları yönlendirmeden ve onların kurallarıyla dâhil olalım. Bu durum çocuk yetişkin ilişkisini olması gereken en iyi seviyeye taşır. Böyle bir durumda çocuk anlaşıldığını hisseder. Kendisi ile oyun oynayan yetişkini akranı gibi görür. Onunla daha uyumlu ve olumlu bağ kurar.

            Sözün özü Gram Landreth’ in dediği gibi, “Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oynar.” Hani ne güzel söylemiş atalarımız,  “Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz.

            Ve oyunun çocuğun en vazgeçilmez, en temel ve en hayati gereksinmesi olduğu u-nu-tul-ma-ma-lı-dır.

* Kaynak: Çocuk ve Oyun üzerine makaleler.