OTİZM VE BESLENME ARASINDA Kİ İLİŞKİ

   Uzman Psikolog İrem Yılmazer

Kaynak: İnternet
Hazırlayan / Derleyen
Nusret KOÇHAN
Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmeni

Otizim ve Beslenme. Ne zamandır ilgilendiğim bir alan ama kaynak olarak elimde sadece Prof. Dr. Ahmet Aydın’ nın otizim ile ilgili bir diyet listesinden başka bir şey yoktu. Öğrenmem gereken beslenme ile ilgili kaynaklar, makaleler sadece otizmi anlatan kaynaklardı.

Bu hafta 03.12.2016 tarihinde CNN TÜRK kanalında Prof. Dr. Canan Karatay ve Dr. Ümit Aktaş’ ın konuk olduğu program çok ilgimi çekti ve orada edindiğim bilgileri burada paylaşmak istedim.

Videonun ortalama ilk 50 dakikası otizm ve beslenme üstüne. Söylediklerini harfi harfine not etmeye çalıştım. Probiyotikler, gluten intoleransı, laktoz, candida mantarı, sezeryan doğum…

Nedir bunlar? Şöyle diyorlar…

            İnsan vücudun da beslenme çok önemli. Sağlıklı olabilmenin yolu besinlerden geçer. Beslenme sadece kilo kontrolü değildir. Cildimiz ve bağırsaklarımız vücudumuzda ki en büyük organlardır. Vücudumuzda ki bağırsak bir futbol sahası büyüklüğündedir. Peki, neden bu kadar büyük bağırsaklar? Vücudumuzda bulunan bağışıklık sisteminin %70’ i bağırsakta bulunuyor.

            Doğal olmayan besinler, insanlara doğal besinmiş gibi veriliyor. Hücreler sağlam değilse, doğru düzgün beslenilmiyorsa, güçlenmiyorsa vücut toparlanmıyor ve hastalıklar gelişiyor. (Son yıllarda kanserin ve otizmin patlamasına sebep) Bu sebeple beslenme tıbbının iyi bilinmesine gerek duyduklarını söylüyorlar ve şöyle devam ediyorlar.

            Beslenme ana rahminde başlıyor. Planlı yapılan hamileliklerde en az 6 ay önce anne ve babanın kendine bakmaları gerektiğini söylüyor. (Karatay)

            OTİZMde beslenme ana rahminde başlar ve sağlıklı beslenme ile düzelir. 18. yy. otizm 100 milyonda bir görülürken, bugün 88 çocukta 1 görülmektedir. Bu durumun genetikle açıklanamayacağını söylüyor, (Aktaş).

            Otizmde normal doğum çok önemli. Çocuk probiyotiklerini normal doğum esnasında annesinden alıyor. (Yani probiyotik tanımını vurgularsak insan vücudunda ki önemi bakımından Probiyotik: Sindirim sisteminde yaşayan mikroorganizmalardır, sağlıklı bir sindirim sisteminin olmazsa olmazlarıdır ve bağışıklık fonksiyonları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.)      

Çocuğun doğumundan belirli bir süre önce, annenin probiyotik yapısı değişmeye başlıyor ve çocuk doğum kanalından geçerken bu probiyotikleri alıyor ve tüm vücut koruma kalkanı gibi probiyotiklerle kaplanıyor. İlk gıdası olan bu sağlıklı probiyotikleri çocuk yutuyor ve çocuğun bronşlarından gidiyor. Dolayısıyla çocuk probiyotiklerle doğuyor.

Ancak sezeryan ile doğum olursa, probiyotik olmadan doğum oluyor. Şu açıklamada çok ilginç ki seksenli yıllarda sezaryen doğum %7’ lerde iken bugün % 51,8 ve hatta % 80’ lere kadar oranın çıkması da yapılan araştırmalarda saptanmış.

            Otizmi anne sütü ile beslenmemek, karbonhidratlarla beslemekte çok tetikleyici bir unsur.

            Otizm de ağır metal zehirlenmesi, gluten riski şekere karşı tahammülsüzlük, süte karşı tahammülsüzlük var. Bu çocuklara beslenme tedavisi verilmesi gerektiğinin her türlü altını çiziyorlar. Ayrıca beslenme tedavisi ile normal hayat sürmeleri sağlanabilir.

            Otizim ailesi, öncelikle çocuğun glutene karşı hassasiyeti olması gerektiğini bilmesi gerekir. Otizmli çocuklar glutensiz beslenmeli, tüm buğday ürünleri (arpa, çavdar) hayatından çıkartılmalı. Her türlü ekmek, makarna, şehriye, bulgur, yarma (TABİ BUNLARIN DOĞAL OLANLARI BİLE DÂHİL !!!) çocuğun hayatından çıkartılmalı.

            Gluten intoleransı testlerle maalesef anlaşılamıyor diyorlar, çünkü kan tahlili ile bunun teşhisini koymak mümkün değilmiş. Ancak doktorlar ya da evde sizler gluten intoleransını anlayabilirsiniz.

Nasıl mı?

            Klasik gluten intolerası tipik belirtilerle ortaya çıkıyor. Bağırsak problemi, Karın ağrıları, ishal ya da kabızlık, eklem ağrıları, ağızda aftlar, tekrarlayan kansızlık, gelişim geriliği gibi sorunlar tipik belirtileridir.

Ama non çölyak, gluten intoleransında bambaşka belirtiler ortaya çıkıyor. Diyabet, romatizma, cilt dökülmesi olarak bu hastalıklar ortaya çıkıyor.

            Otizmli çocukların tamamı gluten intoleransı olarak kabul edilmelidir. Bu hastalara glutensiz diyet uygulanmalıdır ancak tam tersine verilen diyetlerde tahıllı diyetler verilmektedir.

            Glutensiz beslenmeye karşı bu çocuklarda süte (laktoza) karşıda bir tahammülsüzlük çok görülür. Laktozsuz ürünlere geçilmelidir ve süt ürünleri olmamalıdır.

            Ağır metal zehirlenmesi bu çocuklarda çok yaygındır. Çünkü bu çocukların bağırsak duvarı bozulduğu için ağır metalarla karşı zehirlenme görülür. Neden? Bağırsak duvarı bozuk olduğu zaman, her şey içeri girmeye başlar, vücudu koruyan bir duvar yok, probiyotikler yok dolayısıyla bu çocuklara ağır metal testleri yapılmalıdır. Bu testler yapıldıktan sonra zehirlenmeye uygun, tedavi doktorlar tarafından düzenlenmelidir.

            Bunun yanında bu çocuklarda, probiyotik yoksunluğu yaşamaktadırlar. Bol fermente gıdalar tüketilmelidir. Bunlar nedir? Yani ev turşusu, ev sirkesi, evde yapılan kefir bunlar çok mühimdir. Ev yoğurdu önerilmez, neden? Unutmayın süt ürünleri olmayacaktı…

            Bunların yanında D vitamini de bakılmalıdır bu çocukların. D vitamini seviyesi 100’ ün üstüne çıkarılmalıdır. Bol yağ ile beslenmelidirler. Zeytinyağı, tere yağ, hayvansal protein, paça çorbası, kemik suyu gibi kıymetli proteinler verilmesi gerekir.

            Bu çocuklar işlenmiş gıdalardan, kesinlikle ve kesinlikle uzak durmalıdırlar. Tüm konuşulanlar çok ilginç ve bu bölümde çok ilginç ki… Şeker yememelidirler. Şeker yedikçe vücutta ‘candida mantarı’ gelişir. Şimdi vücutta probiyotik yok ve candida mantarı geliştiği zaman ve üstüne şeker de yediği zaman çocuğun vücudunda alkol oluşmasına sebebiyet verir. Candida mantarı, şekeri alkole bırakır ve çocukta bir keyif hali oluşur. Çünkü kanda alkol vardır. Dolayısıyla çok tehlikelidir ve kesinlikle yedirilmelidir.

            Otizmde anneler, glutensiz, laktozsuz, süt ve süt ürünleri olmayan, makarna, pilav olmayan, bol yağlı, bol ev sirkesi, ev turşusu içeren ve işlenmiş gıda olman diyetlerle beslenmelidir. (Aktaş)

            Hamile kalacak annelerin öncelikli olarak; kilo vermesi lazım, beslenmesine dikkat etmesi, D vitaminlerini yükseltmesi ve magnezyumlarını kontrol ettirmelidirler. (Karatay)

            Bu bilgilerin hızlı bir şekilde birbirimiz ile paylaşmamız çok mühim ve kıymetli.  
            Öğrendiğimiz bilgileri sadece kendi iyiliğimize dokunabilecek noktaları ile öğrenmemeli ve öğrendiklerimizi başkalarının sağlığı ve faydası için paylaşmalıyız. Bazı anneler ile bu sohbetleri yaptığım zaman bana bir gününüzü anlatın, çocuğunuz ne yer ne içer dediğimde bazen dehşete kapılıyorum. Sabahları patates kızartmaların olduğu bir kahvaltı ya da sadece cips yenmiş bir akşam yemeği, mide bulantısını kesmek için verilen bardaklarca süt…

            Bunun yanında eğitime çok açık bir çocuk ama yediklerinden tıkanmış bir vücuda sahip, engellerle dolu.

            Sağlıklı günler geçirebileceğimiz günlerimiz olsun…